Mathias Kiss, Yeni DS 3 E-TENSE’nin seyahati gerçek bir “Fransız yaşam biçimi” haline getirme vizyonunu aslına sadık kalarak aktarmak için otomobilin dünyası ile iç mekana ilişkin kendi kültürü arasında bir diyalog kuruyor.
Yeni modelin tonlarının ve gölgeliklerinin zarafetinden, tasarımının inceliğinden, şeklinin heykelsi doğasından ve hatta ileri teknolojisinden ilham alan Mathias Kiss, iç mekanlarda bir yolculuk yaratıyor.
Elektrik Motoru Heykeli
Mathias Kiss, Hôtel de Coulanges’in avlusunun ortasında Yeni DS 3 E-TENSE’in motorunu “çıplak” bir biçimde sergileyerek, otomobilin genellikle görüş alanımızdan dışlanan bir bileşenini ön plana çıkarıyor. Sanatçı, sahnelemesiyle bize bu şaheserin daha da saygıdeğer bir yorumunu sunuyor. Bu yansıtıcı altın varak süsleme, %100 elektrik enerjisini yansıtmasının yanı sıra ona antika bir heykel görünümü veriyor. Klasik miras kavramına yapılan bu atıf, eserin gümüş varakla kaplı bir kaide üzerinde yükseltilmesini anıtsal olarak güçlendiriyor. Sanatçının sözlüğüne sadık kalan incelikli ve yapısızlaştırılmış mimari formlar, bu ortama uygulandığında yeni DS 3’ün ultra-çağdaş bir vizyonunu ifade ediyor.
Armatür Heykeli
Hôtel de Coulanges’in ana merdiveninde Mathias Kiss, Yeni DS 3 E-TENSE’in imza aydınlatmasını yansıtırken motorun elektrik gücünden ilham alıyor. Sanatçı, özellikle arabanın ön farlarının altına yerleştirilmiş yüzlerce LED’den oluşan filaman prensibini kullanıyor. Bunlar, grafik ve açısal şekli Yeni DS 3’ün yönlü aydınlatma teknolojisini taklit eden ultra-minimalist bir LED aydınlatma heykeline sembolik olarak dönüştürülür.
Bu görsel ve işitsel girdabın bize sunduğu “duygusal senfoni”, aynalı bir tavanla mekânı ikiye katlamanın etkisiyle güçleniyor.
